TGTV HEYETİ, DEPREM İLİ KAHRAMANMARAŞ'TA TEMASLARDA BULUNDU

Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı (TGTV), 13 - 15 Haziran 2023 tarihleri arasında, Adıyaman, Kahramanmaraş, Gaziantep (Nurdağı, İslâhiye) ve Hatay gibi deprem bölgesi illerine yönelik temas ziyaretini başarıyla gerçekleştirdi. 

TGTV heyeti Temas programı kapsamında, 14 haziran 2023 tarihinde vakıf ve gönüllü kuruluşlardan sorumlu Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun 'a ziyaret gerçekleştirdi. Görüşmede, bölgedeki son durum ve ihtiyaçlar üzerine görüş alış verişinde bulunuldu. Ayrıca gönüllü kuruluşlarımızın gündemindeki teklif ve temenniler valilerimizle paylaşıldı.

Ayrıca, üye kuruluşların teklif ve temennileri valilerle paylaşıldı. TGTV Heyeti, sahadaki üye kuruluşları ziyaret ederek yürütülen çalışmaları gözlemledi ve kuruluşlara takdirlerini iletti. 

Depremde yapılan çalışmaların yanı sıra, bugün gelinen noktada yapılması gerekenler ve öncelikler üzerinde istişarelerde bulunuldu. 

KAHRAMANMARAŞ VALİLİĞİ ZİYARETİ

Kahramanmaraş Valisi Ömer Faruk Coşkun

"Sivil toplum kuruluşlarımız, desteklerini, imkanları ölçüsünde devam ettirmeli. Bu tabii şu demek değil. Yani burada işte verilen hizmetin kesintisiz bir şekilde devamı anlamında söylemiyorum bunu. Ama atıyorum mesela okullarımız açılacak. Belki ilk o zaman okullarımızda, öğrencilerimize yönelik bazı destekler verilebilir. Yine buradaki yerelde zaten sizin şubeleriniz de var. Arkadaşlarımız sahadan gelen talepler doğrultusunda bu desteklerin verilmesi noktasındaki beklentimiz olduğunu söyleriz. 

Ama çok şükür hamdolsun o akut dediğimiz dönem geçti. Birçok işte artık yavaş yavaş vatandaşımıza imkân olmaya çalışılıyor. Tabii ki çok istediğimiz seviyede değiliz. Çünkü afetin boyutu ve yaygınlığı çok büyük. Onun için zaman zaman belki işte bazı hususlarda ulaşamadığımız belki eksik kaldığımız hususlar da vardır. Ama inşallah bundan sonraki süreçte yine benzer desteklerle birlikte daha iyi seviyelere geleceğimize inanıyorum. 

Şimdi şehrimizin normale dönmesi zaman alacak. Bunu kabul etmemiz lazım. Özellikle kalıcı konutların yapılmasıyla birlikte biraz daha iyi olacağını değerlendiriyoruz. Konteynerlerdeki yaşam konfor alanı vesaire çok kısıtlı. Ama geçici bir süre. İnşallah o ne kadar kısa sürerse biz daha hızlı bir şekilde toparlarız.

Diğer yandan şehrimiz, aynı zamanda sanayi şehridir. Sanayinin de ayağa kaldırılması lazım. İşte şu an kapasite olarak yani yüzde elliler seviyesindeyiz. Bazı sektörlerde çok güçlü bir rolümüz vardı il olarak. Tabii ki tekstil başta olmak üzere, işte bu çelik tencere tava vesaire dediğimiz o konuda da biz şehir olarak çok ön plandaydık. Bazı sektörler var. Onların yavaş yavaş ayağa kalkmasıyla yani vatandaşımız işinde, aşında olduğu zaman biz çok memnuniyet duyacağız. Ama bu süreçte yine vatandaşımıza da bazı desteklerin verilmesi gerekiyor. 

Bu alandaki ihtiyaçlar şimdi zaman zaman değişiyor. İlk zamanlar farklı ihtiyaçlar vardı. Şimdi geldiğimiz bugün itibariyle daha farklı ihtiyaçlar ortaya çıktı. Belki gelecekte farklı olacaktır. Şimdi bazı öngöremediğimiz ihtiyaçlar ortaya çıkacak. Mesela şu an seyyar tuvalet ihtiyacımız yok. Fazlasını şu an kaldırıyoruz artık."

KAHRAMANMARAŞ GÖNÜLLÜ KURULUŞLAR BULUŞMASI

"Deprem Bölgesinde 100.000 porsiyon yemek ulaştırdık " 

 İnsan ve Medeniyet Hareketi İl Başkanı Memduh Kayıklık, deprem sonrası yürütülen hizmetleri ve çalışmaları paylaştı. Kayıklık, halkın hizmetine sunulabilecek bir okulun müdürü olduğunu fark ederek okulu açtığını ve uzun bir süre boyunca kesintisiz hizmet verdiklerini belirtti.  Kayıklık, İnsan ve Medeniyet Hareketi’nin kurumları olarak deprem bölgesine 80.000 sıcak, 20.000 soğuk, 100.000 porsiyon yemek ulaştırdıklarını ve 18 aşeviyle çalışmalarını sürdürdüklerini aktardı ve şu anda hala 4.000-4.500 kişiye hizmet verdiklerini belirtti.  İnsan ve Medeniyet Hareketi'nin bölgede 400 konteynır ve birçok çadır hizmeti sunduğunu belirten Kayıklık, Kırgızistan Afet Bakanını ağırladıklarını ve kendisinin duygusal anlar yaşadığını paylaştı.  Vakıfların sahada olmasının önemine değinen Kayıklık, vakıflara toplumun ne kadar ihtiyaç duyduğunu gösterdiğini ve büyük bir kaosun önüne geçildiğini ifade etti. Kayıklık, İnsan ve Medeniyet Hareketi'nin deprem bölgesinde yaptığı hizmetler ve gösterdikleri çaba, toplumun ihtiyaçlarının karşılanması ve dayanışmanın güçlendirilmesine önemli katkılar sağladığını ifade etti.  

"Ramazan Ayı'na kadar günlük 8.000-9.000 kişilik yemek dağıttık"  

İlim Yayma Cemiyeti’nin, deprem bölgesindeki çalışmalarını ve sunduğu hizmetleri paylaşan Ömer Süha Uslu, deprem sabahı itibariyle yardım faaliyetlerine başladıklarını belirtti. İlk önceliğin öğrencilerin tahliyesi olduğunu ve güvenli bir mekânda konaklamalarını sağladıklarını ifade etti.  Uslu, cemiyetin yaklaşık 3 ay boyunca büyük bir çaba ve özveriyle hizmetlerini sürdürdüğünü ve bayram sonrasına kadar da devam ettiklerini aktardı. Uslu, İlim Yayma Cemiyeti'nin Ramazan Ayı'na kadar günlük 8.000-9.000 kişilik yemek dağıttıklarını, Ramazan'da ise günlük 4.000 kişilik iftar yemeği sunduklarını söyledi. Ömer Süha Uslu, depremde yaşanan deneyimlerin, hatıraların ve tespitlerin zamanı geldiğinde tartışılacağını ifade etti.   

"Ortez-Protez Merkezi Kurulacak"  

 İHH İnsani Yardım Vakfı temsilcisi M. Yusuf Bülbül, İHH olarak depremin ikinci gününden itibaren bölgede yardımlara başladıklarını çalışmalarının arama kurtarma, aşevleri, lojistik, barınma ve sağlık hizmetleri gibi başlıklar altında olduğunu söyledi. Maraş'ta 20.000 kişilik sıcak yemek çıkarmaya başladıklarını ve 2 koordinasyon merkeziyle çalıştıklarını ifade eden Bülbül, birçok fabrikanın yıkılmış olması ve uygun depoların bulunamamasının sorunlara yol açtığını söyledi. Ancak zamanla daha büyük depolar bulduklarını ve bu depoları doldurduklarını aktardı. Bülbül, Ramazan Ayı'na kadar günlük 8.000-9.000 kişilik yemek çıkardıklarını ve Ramazan'da bu sayının 4.000 kişiye düştüğünü belirtip, İHH’nın tır brandalarından çadır üretip, vatandaşlara dağıttıklarını söyledi. Bülbül, İHH'nın yetim tespit çalışmaları yaptığını ve deprem sonrasında 300 yetim ve öksüz çocukla ilgilendiklerini belirtti. Depremde organ kaybı olanlara destek olmak amacıyla Ortez-Protez merkezi kuracakları bilgisini veren Bülbül, İHH İnsani Yardım Vakfı'nın deprem bölgesindeki yardımları büyük önem taşıdığının altını çizdi.   

"Mahmut Esat Coşan Külliyesi Barınma Hizmeti Verdi"   

 Merdan AKÇ Derneği temsilcisi Mehmet Pak, deprem sonrası yürüttükleri faaliyetleri ve karşılaştıkları sorunları anlattı. Depremden sonra Mahmut Esat Coşan Külliyesinde barınan insanlara yönelik yardımların başladığını belirten Pak, aşevi, barınma, gıda ve kıyafet dağıtımları gerçekleştirdiklerini söyledi. Ayrıca, Türkiye genelinde sadaka kurban bağışları toplandığını ve deprem bölgesinde kurban paylarının dağıtıldığını aktardı. Ancak Pak, insanların yardımı istismar ettiği durumların gözlemlendiğini ve bu durumun kabul edilemez olduğunu belirtti. Dernek olarak somut ihtiyaç sahiplerine nakit yardımlar yapmaya karar verdiklerini ve bu şekilde çalışmalarını sürdürdüklerini söyledi.  Pak, toplumun afet ahlakıyla ilgili eğitime ve bilgilendirmeye ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Ayrıca, yardım eden herkese teşekkür etti ve insanların ders alması gerektiğini söyledi.  

"Afette, Kamu – STK İlişkisi Yakın, Destekleyici ve Tamamlayıcı Olmalıdır.”  

İnsan Vakfı temsilcisi Kemal Kavak, insan medeniyet hareketiyle birlikte vakıf bünyesinde 120 kişilik yurtta 300'ün üzerinde AFAD, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı personeli, aileler ve gençleri barındırdıklarını belirtti. Bu süreçte yemek ve sıcak su gibi ihtiyaçları karşıladıklarını ve arama kurtarma ekiplerinin banyo ihtiyaçlarını giderdiklerini söyledi. Kamunun destekleriyle Hava Kuvvetleri tarafından sağlanan yorgan ve battaniyelerin de önemli bir katkı olduğunu vurguladı. Ancak Kavak, bu noktadan sonra STK'larla kamunun daha yakın, destekleyici bir ilişki içinde olması gerektiğine inandığını ifade etti. Kamunun STK'lara daha kollayıcı ve gözetleyici bir tutum sergilemesi gerektiğini söyledi.   

"10 Aşevi Kuruldu. 270 Yetime Sahip Çıkıldı."    

Hayrat Yardım temsilcisi Muhammed Ubeyd Köşger, depremin ilk gününden itibaren sivil toplum kuruluşları olarak yerel halka destek sağlamaya çalıştıklarını belirtti. Deprem sonrası barınma, arama kurtarma ve insani yardım gibi temel hizmetleri sunduklarını ifade etti. Köşger, Kahramanmaraş merkez, Afşin, Elbistan ve Pazarcık gibi bölgelerde 10 adet aşevi kurarak 15.000'den fazla sıcak yemek dağıtımı gerçekleştirdiklerini, ayrıca 270 civarında yetimin kayıtlarını oluşturduklarını ve burs vererek desteklediklerini ifade etti. Köşger, deprem sonrasında koordinasyon eksikliği yaşandığını ve sivil toplum kuruluşlarının kendi başlarına hareket etmek zorunda kaldıklarını belirtti.  Köşger, deprem sonrası yapılan yardımların daha ihtiyaç odaklı ve hedefe yönelik olması gerektiğini vurgulayarak, Koordinasyon ve çalışma yapılmasıyla daha verimli bir hizmet sunulabileceğini dile getirdi.  

"Eğitim, Önce Salgında, Sonra Depremde Hasar Aldı "   

Hayrat Vakfı temsilcisi Muzaffer Melemez, pandemi ve deprem sürecinin eğitim alanında büyük zafiyetlere neden olduğunu belirtti. Özellikle pandemi döneminde eğitimin aksadığını ve nesillerin eğitimde kaybedildiğini ifade etti. Melemez, bu süreçte fen bilimleri gibi derslerin telafi edilebileceğini ancak İslami ilimlerin önemli bir zarar gördüğünü gözlemlediklerini dile getirdi. Bu açığı kapatma noktasında hayırseverlerin katkılarıyla inşa edilmiş 250 hafız kapasiteli bir külliye faaliyete geçirdiklerini ve 250 öğrenci kaydı aldıklarını belirtti. Ayrıca İsmail Kurt İlkokulu'nda yaz okulu faaliyetleri düzenlediklerini ve milli eğitimle yapılan protokolle İslami ilimler eğitimi verdiklerini ifade etti. Kendi külliyelerinde de yaz okulu tarzında talebelere eğitim hizmeti sunduklarını aktardı.

"Bürokratlar, STK’larla İletişim Kurup, Sıkı İş Birliği Yapmalılar.”  

Kahramanmaraş Platform sözcüsü Süleyman Eryaman, bürokratların STK'larla iletişim kurması gerektiğini ve koltukları ve makamları bir kenara bırakarak daha sıkı bir iş birliği içinde olmaları gerektiğini vurguladı. Deprem ve pandemi sürecinde sahada olan sivil toplum kuruluşlarının rolünün büyük olduğunu ve sahadan çekildiğinde insanların öleceğini ifade etti. Eryaman, eksikliklerin dile getirilmesi gerektiğini ve devletin ihtiyaçları karşılaması gerektiğini belirtti. Özellikle soğuk hava depolarının oluşturulması ve taleplerin yerine getirilmesi gerektiğini söyledi. Eryaman, Kahramanmaraş'ın sanayi şehri olmasına rağmen deprem ve enerji sorunları nedeniyle üretimde büyük etkilenmeler yaşandığını dile getirdi.  Eryaman, bürokrasinin akıllanması ve iletişim sorunlarının çözülmesi gerektiğini vurgulayarak, bilgi paylaşımı ve sorumluluk almanın önemine dikkat çekti. İhtiyaçları karşılamak ve bilgi akışını sağlamak için ortak bir platform oluşturulması önerisinde bulundu.  

"Depremzede Öksüz ve Yetim Gençlerin Rehabilitasyonu için Sistemli Çalışma Gereklidir"  

Ahmet Uçar, Cihannüma Derneği adına konuşarak STK'ların güçlü yanlarını ve birlik içinde çalışmanın önemini vurguladı. Ancak özellikle depremzede olan öksüz ve yetim gençlere yönelik eksikliklerin olduğunu belirtti. Uçar, bazı misyoner, rotary, lions ve mason gruplarının zayıf durumda olan aileleri hedef alarak gençleri etkilediğini ifade etti. Bu nedenle öksüz ve yetim gençlere sahip çıkmak ve onları rehabilite etmek için neler yapabileceklerini düşünmeleri gerektiğini dile getirdi.  

"Kahramanmaraş'ın Normalleşme Sürecine Odaklanma Gerekiyor"  

Adnan Alagöz, Yeşilay Şube Başkanı olarak konuşarak, Kahramanmaraş'ın artık yardım almaktan daha çok normalleşmeye ihtiyaç duyduğunu ifade etti. Hasarlı evleri olan ve onarıma gücü yetmeyen kişilerin evlerinin öncelikli olarak onarılması gerektiğini belirtti.  Alagöz, insanların yardıma doyduğunu ve artık çalışma ihtiyacı duymadıklarını ifade ederek normalleşme sürecine odaklanmanın önemine vurgu yaptı.  Yeşilay Şube Başkanı, insanların iş bulmalarının sağlanması ve balık dağıtmak yerine balık tutmayı öğrenmelerinin önemli olduğunu belirtti. Bu şekilde insanların kendi işlerine ve güçlerine dönebileceğini ve normalleşmenin sağlanacağını düşündüğünü ifade etti.   

"Yardım Gücü Var. Saha Organizasyonu Yok”  

H. Özcan Konuklar, İhya Vakfı temsilcisi olarak konuşarak, İhya Vakfı'nın Bediüzzaman külliyesi aracılığıyla çeşitli yardım hizmetleri sunduğunu ve merkez üssü olarak kullanıldığını belirtti. Vakfın maddi ve manevi yardımlarının şehir merkezi, ilçeler ve köylerde gerçekleştiğini ve depremin manevi yaralarını sarma çabalarının devam ettiğini ifade etti. Konuklar, devletin ve milletin yardım gücünü gördüklerini ancak saha organizasyonunda ciddi eksiklikler olduğunu ve bu durumu fark ettiklerini ifade etti. Yardımların Maraş'a ulaşmasının uzun sürdüğünü ve ciddi bir saha bozukluğu yaşandığını belirtti.  H. Özcan Konuklar, yardımların çok geldiğini ancak başlangıçta organizasyon eksiklikleri yaşandığını ve bu konuda devletin ve sivil toplum kuruluşlarının saha çalışmalarının daha iyi şekilde planlanması gerektiğini düşündüğünü ifade etti.

"Sübvansiyon Belirleyerek, Vatandaşların Kendi Evlerini Yapması Teşvik Edilmeli"  

Bilal Güngör, KAMİMDER/ÖNDER temsilcisi olarak konuşarak, depremin hemen ardından ÖNDER ekibinin Maraş'a intikal ettiğini ve arama kurtarma çalışmalarına başladıklarını belirtti. Ayrıca çeşitli noktalarda aşevleri kurarak günlük 20.000 kişiye sıcak yemek hizmeti sağladıklarını ifade etti. İlk günlerde 36 ton mazot gönderildiğini ve bu desteğin Devlet Su İşlerine yönlendirildiğini söyledi. İnşaat sektöründe tüccar olduğunu belirten Güngör, şehrin yeniden canlanması için önlemler alınması gerektiğini vurguladı. Devletin TOKİ aracılığıyla ev inşa ettiğini ve bunun piyasayı rahatlatacağını ifade etti. Ancak köy evleri veya bireysel inşaatlar için vatandaşların desteklenmesi gerektiğini dile getirdi. Devletin sübvansiyon miktarını belirleyerek, vatandaşların kendi evlerini yapmasına teşvik edebileceğini söyledi.   

"Atanmış Kişilerle, Adanmış Kişiler Kıyaslanamaz”  

İlyas Yıldırım, ÖZGÜRDER temsilcisi olarak konuşarak, dernekleri olarak çeşitli alanlarda yardım faaliyetlerinde bulunduklarını ifade etti. Aşevleri, giyinme, kömür, barınma gibi konularda yardımlar yaptıklarını belirtti. Yıldırım, atanmış kişilerle adanmış kişilerin kıyaslanamayacağını belirtti. Memurların belirli bir mesai süresi olduğunu ve o süre zarfında çalıştıklarını ifade etti. Yıldırım, yardım konusunun sürekli tekrar edildiğiniİslami değerlerin ve Allah rızasının bu yardımlarda en önemli motivasyon kaynağı olduğunu ifade etti. Bu değerlerin bizim öz değerimiz olduğunu ve bürokratik konulara harcanmaması gerektiğini söyledi.  

"Kamu da, STK da Lojistiği Bilmiyormuş “  

Ahmet Asım Demirdöğen, Yeni Dünya Vakfı temsilcisi olarak konuşarak, sivil toplumun nitelikli insan kaynağının kamu kurumlarından daha üstün olduğunu ve deprem sonrası hızlı ve etkili bir şekilde çalıştıklarını belirtti. Kamuda yönetici pozisyonunda bulunan kişilerin atalete kapıldığını ve eksiklikler olduğunu ifade etti. Ayrıca, İslami hassasiyeti olan ve dertli olan insanların inisiyatif alabildiğini vurguladı. Kamuda insan kaynağının nitelik sorunu, insaf sorunu, inisiyatif sorunu ve ders sorunu olduğunu belirtti. Demirdöğen, lojistik konusunda sivil toplumun ve kamunun eksikliklerine değindi. Sivil toplumun lojistik konusunda bilgisiz olduğunu ve kamunun da aynı şekilde bilgisiz olduğunu ifade etti.  Ayrıca, sivil toplumun taleplerinin kamunun yerine getirmesi anlayışının yanlış olduğunu ve kamuda bakış açısı sorunu olduğunu belirtti.  Ahmet Asım Demirdöğen, kamu kurumlarıyla, sivil toplumun daha iyi bir iş birliği içinde olması ve gönüllülük kavramının daha nitelikli hale getirilmesi gerektiğini vurguladı.  

"Maraş, Devlet Aramaz"  

Abdurrahim Taylan, Ülfet Vakfı temsilcisi olarak konuşarak, sivil toplum kuruluşlarının deprem sonrası yaptıkları çalışmalardan ve katkılardan bahsetti. Aynı zamanda İslami camiaların sahada aktif bir rol oynadığını ve insanlara yardım ettiğini belirtti. Depremin, toplumda birlikte hareket etme ruhunun oluşmasına katkı sağladığını ifade etti. Abdurrahim Taylan, deprem sonrası şehrin yeniden inşa edilmesi ve sivil toplum kuruluşlarının bu süreçte de katkıda bulunması gerektiğini vurguladı. Koordinasyon eksikliğinin devam ettiğini ve bunun giderilmesi için devlet yetkililerinin daha iyi bir şekilde koordine olması gerektiğini söyledi.  Sivil toplum kuruluşlarının yerel düzeyde bir platform oluşturarak birlikte hareket etmeleri gerektiğini ve siyasi mekanizmaların ötesinde bir birliktelik ruhunu oluşturmanın önemine değindi. Maraş'ın, kurtuluşundan beri devleti aramadığını ve kendi sorunlarını hallettiğini vurguladı. 

İnsan Vakfı Lojistik, Koordinasyon Merkezi ve  Üniversite Kampüsü Aşevi Ziyareti

Eroğlu Aşevi
Günlük 1200 kişiye yemek çıkartan aşevi mutfağında Afrikalı öğrenciler de bulaşık yıkamış. Yakın zaman önce kamuya devredilmiş. Deprem sürecinde bu aşevine, ORSİAD, Ensar Vakfı, İzmir, Bursa, Konya, Zonguldak Ereğli'den destek gelmiş.

15 Temmuz Şehitler İHO (Memduh Kayıklık-Okul Müdürü)

 Koordinasyon ve Lojistik Merkezi Bu okul, müdürünün inisiyatifiyle deprem döneminde önce halkın, ikinci depremden sonra da il dışından gelen gönüllü ekiplerin konakladığı bir koordinasyon merkezine dönüşmüş. Memduh Bey deprem anını anlatıyor:
"Camide sabah namazında sıraya girdiğimizde çok fazla sıra vardı. Yağmurun altındaydı insanlar. Okulumda yüz otuzun üstünde, tuvalet ve abdest alacak lavabo ortam vardı. Burayı halkın hizmetine sunmalıyız dedim. Depremden birkaç saat sonra. Hemen geldim, okulu açtım. Ve yaklaşık 3 ay neredeyse binadan çıkmamacasına o hizmet bura verildi. Elhamdülillah Türkiye’nin, dünyanın her tarafından yağmur gibi yardımlar göndermesiyle, hatta kendileri de yağmur gibi aramıza, buralara koşup, gelerek beraber bir şeyler yapmaya rabbim bizleri muvaffak etti."

Hayrat Yardım Lojistik ve Yetim Giyindirme Mağazası Ziyareti

Lojistik merkezi Kahramanmaraş Çarşı mevkiinde kurulmuş. Günde 500 kişi buradan ihtiyaç tedariki yapıyormuş. Lojistik merkezinin için de bir de "Yetim Giyindirme Mağazası" Açılmış.

Farukiye Külliyesi Ziyareti ve Kardeşlik Üzerine Bir Hasbihal

Abdullah Taylan Hoca:
"Hoş geldiniz, 

Sizleri burada görmekten büyük bir heyecan duydum. Kuşun kendi dalına konduğu gibi, sizler de beni burada rahatlattınız. Allah razı olsun.

İslami kurumlarımızla birlikte medeniyet inşa ettik. Bir zamanlar bu kurumlarla uğraşıldı. Şimdi ise bütünlüğün sembolü olan Ehli Sünnet Vel Cemaat ile uğraşıyorlar. Bu amaçla önce bizi haramlarla zehirlediler, sonra da bütünlüğümüzü bozacak ayrılıkçı fırkaları aramıza sokmaya başladılar.

Bireysel ıslahın önemi büyüktür. Toplumsal düzeltme bireysel düzeltme olmadan gerçekleşmez. Allah'ın rızasını kazanacak kampanyalar düzenlememiz gerekiyor adeta.

Haramlarla yeniden dirilme gerçekleştiremeyiz. Yahudi ve Hristiyanların hatalarına düşmemeliyiz. Onların hatası neydi? Onlar yaratılmışları razı etmek için çalışıyorlardı.

Kardeşliği tam anlamıyla anlamak için, Ehli Sünnet Vel Cemaat'in Medine'yi, Medine'nin ümmeti, ümmetin de uhuvveti temsil ettiğini kavramamız gerekiyor.

"Bir eminden eman, emandan Medine Doğdu. Medine'den iman, imandan Mü'min doğdu."

Bu deprem bize nasıl kardeş olacağımızı da öğretti. Binaları "hasarsız, az hasarlı, çok hasarlı" diye tasnif ederken kolonlara bakarak değerlendirirler, bizler de kardeşliğimizin sağlamlığını kolonlara bakarak belirlemeliyiz. Akidemiz bizim kolonlarımızdır. Diğer ayrıntıları bir kenara bırakabilmeliyiz."

VAKIFLAŞAN BİR ESNAF HİKAYESİ
Bahçe-i Maraş 

Anlatan Kişi : Sıddık Kılıç (İşletme Sahibi)
"Ustamı depremin birinci günden beri çağırdım. Yevmiyesini verdim. 10 günden sonra 15 Temmuz Şehitler İHO yemekhanesine ahçılığa gönderdim. Usta olarak. yani ben yevmiyesini verdim. 

Bu işletmede 1200 kişiyi misafir ettik. Yani saatte bir çöp götürüyoruz. Yani 1.200 kişinin çöpünü düşünüyorum. Burada şu kamelyada üçüz doğumu oldu. Göçükten çıkan 21 yaşında bir kız geldi. Ayağında ezik var demişler kızcağıza. Bir gün yattı. Ertesi gün akşam kız çok aşırı rahatsızlandı. Sonra kızın ayağı kangren olmuş Kayseri'de ayağını kesmişler. 

Geceleri soğuk kamelyalara giriyorsun, odun atıyorsun teneke soba çabuk yanar, çabuk söner odun atmadığın takdirde. Abi 10 ton odun 3 gün gitti. Burada 3 kamelyada 3 soba, içeride 2 tane büyük soba ve 15 tane ufo 24 saat yandı. Şimdi battaniye, yorgan yok. Evlerden kim ne getirirse onun üstüne oturuyorlar. Yani benim masalarım da zayi oldu. Hiç önemi yok. Yani biz elimizden geldiğince en güzel şekilde misafirlerimizi ağırladık ve gönderdik. Saat 4 buçukta kar, yağmur yağıyor. Kadının kucağında çocuğu var. Çocuğun çenesi soğuktan böyle vuruyor. Ben durdurdum kadını ve mahalleye haber gönderdim. Sokakta kim varsa, kim arabanın içinde yatıyorsa, gelsinler dedim. Odunumuz var. Yemeğimiz var dedim.

Ben 2 günde 700 kilo etimi burada bitirdim. Sabahleyin saat 4 buçukta fırını yaktım. Fırının başına 6 tane adam koydum. Anlayana, anlamayana inek şabanın bir film var ya. Ekmek öyle çıkmış, böyle çıkmış önemli değil. Ekmek olsun yeter ki dedim. Önemi yok Büyük kazananlarla çorba yaptım ilk gün. Sürahiye doldurup, pet bardakla verdim. Öyle dolduracak, tabak, bardak da yok. Yani ekmeği ısırsın, çorbayı içsin dedim.

Çay bardağı, su bardağı hepsi dükkânın. Deprem bitti dükkânın bütün eşyalarını baştan kurdum. Kalanlar, bakır tavaları götürmüşler, semaverleri götürmüşler, tamam mı? Çatal bıçak bir şey yok. Bizim insanımıza abi ne yapsan yaranamıyorsun. Sobanın üstüne demlik koyuyorum, altlı üstlü çayını da veriyorum. Alın demiyorum, çayını da veriyorum. Çıkarken demliği alıp götürüyor. Paket çaylarımı, her şeyi, bardak çanağına kadar götürmüşler. Depremin 20. Günü ben gittim 20 koli bardak, çatal, bıçak, kaşık aldım. Onlara gittim, peşine koşuyorum. AFAD, İkinci günü akşam ilk yemeğini verebildi. Benim burada birinci günü etli pide, ikinci günü çökelekli börek, taze fasulye etli arkasından gene tava yani şey yok. O gün ne yiyorsa.

Ertesi gün başka bir şey yaptım, gücümün yettiği kadarıyla son demine geldik. Sonra Memduh Hocama vardık. Hocam bir şey yok. Ertesi güne çıkacak bir şey yok.

Ne istiyorsun kardeşim dedi? Ben bir şey istemiyorum. Gelin benim bir yerimi görün. Benim ortağım gidiyor, görüşüyor. Memduh Hocamla birlikte geliyor. Bakıyorlar.
Burası neresiymiş? Nasıl yaptınız? Yemeğini versek olur mu? Dediler. “Canıma değsin” dedim. Öğlen ve akşam yemeği aldık. Sabahları da çorba aldık. 15 günden sonra millet sabah çalışmaya gitti. Sabah çok bir şey kalmayınca ben bu sefer çorbada almadım. Öğlen ve akşam yemeği aldık. Ben daha bırakalı 15 gün oldu. Daha 15 gün öncesine kadar, burada benim kamelyalarda kişiler kalıyordu. Perde çektirdim, çek perdeni ailenle otur. Ev bulamadıysan kal dedim. Burada Ramazan’da misafir ağırladım. Yemeğinden tut, kıyafetine kadar da destek oldum. Buradan dışarı çıkamadım. Arabama ben binemiyordum. Buradaki misafirlere verdim, şunu al da gel diyordum. 

Ben evimi depremden 15 gün önce dükkânı kalkındırmak için satmıştım.  Evin parasını burada yemişim. Canıma değsin. Hiç söz konusu değil. Yani şükürler olsun ki sağız ve yeniden doğduk diyoruz. Biz o gün doğduk diyoruz. Yani yanlışlarımızı eğrisi, doğrusunu o günden sonra daha çok anlamaya başladık.