Yakın tarihte gerçekleşen ve ülkemiz açısından önemli bir dönemeç olan 28 Şubat’ın yıldönümünde TGTV Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı Mehmet Yıldız, 27 Şubat 2024 tarihinde aşağıdaki basın açıklamasını yapmıştır.
28 Şubat, 1997'deki Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısının ardından ordunun milli iradeye dolaylı yöntemlerle ağır müdahalesini simgeler. Asker, yargı, siyasi ve bürokrat elitler, medya ve sivil toplum kuruluşları iş birliğinde, hükümet üzerinde baskı kurarak, psikolojik müdahale yoluyla siyasi iradeyi etkisiz hale getirmişlerdir. Ülkemize bu kara lekeyi süren tüm kişi ve örgütlü aktörleri telin ediyoruz.
28 Şubat, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde seçimle kurulan siyasal sisteme, el birliğiyle yapılmış en kapsamlı müdahalelerden biri olarak kayıtlara geçmiştir. Bu süreç, “postmodern darbe” olarak adlandırılsa da etkileri son derece yıkıcı ve derin olmuştur.
28 Şubat sürecinde, “irtica” ile mücadele adı altında, “laiklik ve rejim koruma” algısı oluşturulmuş, bu algı üzerinden geniş bir toplumsal mühendislik projesi yürütülmüştür. Temel hak ve özgürlüklere, ifade ve inanç özgürlüğüne yönelik kabul edilemez müdahalelerde bulunulmuş; eğitimden medyaya, siyasetten günlük yaşama kadar geniş bir yelpazede milletimize baskılar uygulanmıştır.
“Ankara’da Rejim Endişesi”, “İrticacı Kuruluşlardan Alışveriş Yapmayın”, Genel Kurmay ’da Düşman Değişti”, “Gerekirse Silah Bile Kullanırız”, “Darbesiz İndiririz”, “Ordudan Son Uyarı”, “Paşanın Öfkesi”, “MGK’dan İnce Ayar”, “Muhtıra Gibi Brifing”, “Ya Uy, Ya Çekil”, “Kapatırım”, “Laiklik Uyarısı”, “Paşa Paşa İmzaladı”, “Rektörler Uyardı” “İmam Hatip’e Yeni Öğrenci Yok” gibi hâlâ hafızalarımızda tazeliğini koruyan gazete manşetleri, demokratik işleyişin nasıl rayından çıkarılabileceğinin somut örnekleridir. Dün olduğu gibi bugün de her türlü anti-demokratik girişimin karşısında tek yürek, tek bilek olmalıyız.
28 Şubat, vesayet odaklarının farklı yöntemlerle milli iradeyi nasıl etkisi altına alabileceğini göstermiştir. Bürokrasi, postmodern darbe sürecinin hücre çalışması olan “Batı Çalışma Grubu” (BÇG) üzerinden kıskaca alınmış, belli bir siyasi görüş, dindar vatandaşlar ve gönüllü kuruluşlar hedef alınmıştır; unutmadık, unutmuyoruz.
28 Şubat, sivil toplum kuruluşları, medya ve yargının da siyasallaştığı bir dönem olmuştur. Tarih bize göstermiştir ki; meşru siyasal sistem, hukukun üstünlüğü ve milli iradeye saygı, toplumların gelişimi ve refahı için vazgeçilmezdir. 28 Şubat’ın yıl dönümünde, bu değerlerin ne kadar kolay zedelenebileceğini ve korunmaları gerektiğini hatırlatıyoruz.
Bu zulmün yıldönümünde tüm vatandaşlarımızı, geçmişten ders alarak milli iradeye sahip çıkmaya davet ediyoruz. Birlik ve beraberliğimiz, ülkemizin geleceği için en büyük güvencemizdir. 28 Şubat sürecini unutmadan, dersler çıkararak, tüm vesayet odaklarına karşı millet olarak ortak bir duruş sergilemeliyiz. 1997 yılında yaşananlar, sadece siyasi bir kriz değildir. 28 Şubat, aynı zamanda toplumsal bir travmadır ve etkileri hala devam etmektedir.
Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfı olarak, 28 Şubat sürecinin mağdurlarını anıyor, antidemokratik her türlü müdahaleye karşı duruşumuzu bir kez daha ifade ediyoruz. Bu vesileyle, geleceğimiz için, daha güçlü bir Türkiye hedefiyle, tüm vatandaşlarımızı birlik ve beraberlik içinde hareket etmeye davet ediyoruz.
Mehmet Yıldız
Yönetim ve İcra Kurulu Başkanı